Bursa Kapalı Çarşı

Bursa Kapalı Çarşı aslında İstanbul Kapalı Çarşıdan sonra Osmanlı Çarşıları içinde en büyük kapalı çarşı kompleksine sahiptir.

Tam olarak Ulucami’nin hemen ardındaki alanların tamamı Kapalı Çarşı olarak adlandırılabilir. Yani eğer Bursa’ya geldiyseniz Tophane tepesinden Ulucami yönüne baktığınızda hemen önünüzde kalacak olan Zafer Plaza’dan itibaren görebildiğiniz en uzak noktaya kadar tüm Ulucami Çevresi bu alana dahildir. Bazen bu bölgeye Kapalı Çarşı ve Hanlar Bölgesi de diyoruz.



Aslında Bursa Kapalı Çarşı’nın içinde kendi içinde özerkleşmiş ve belli meslek gruplarına ait bölümlere farklı isimler verilsede tamamı tek bir bütünün parçalarıdır. Mesela Yorgancılar Çarşısı, Aynalı Çarşı, Bakıcılar Çarşısı, Ayakkabıcılar Çarşısı… şeklinde giden bölüm isimleri de vardır. Ancak mimari yönden ve yapım zamanları bakımından farklı dönem ve türdedirler. Yine de dediğim gibi birbirinin parçasıdırlar.Bursa Kapalı Çarşı aşağıdaki çarşılardan oluşur:














Bedesten Çarşısı:Eski Cami’ye gelir temin etmek için Çelebi Sultan Mehmet zamanında 1417-1418 tarihleri arasında yaptırılmıştır.Erken Osmanlı Dönemi çarşılarının ayakta ve kullanılır durumdaki en ilginç örneklerindendir. Mimarı Hacı Alaeddin’dir. Dikdörtgen biçiminde olup boyutları 41′e 78 metredir. 14 kubbeli bir yapıdır ve dört cephesinde 54 dükkan bulunur. Her cephenin ortasına düşecek şekilde dört kapısı bulunmaktadır. İç mekanda dört yüze dağılan şekilde 36 adet hücre vardır. İç Mekan boyutları 20 x 56 metredir.

Her kubbede bir adet pencere vardır ve iç mekan bunlarla aydınlatılır. Çatısı kurşunla kaplıdır.
Evliya Çelebi; “İçinde değerli eşya alınıp satılan yer” anlamına gelen Bedesten için: “Burada Mısır Hazinesi değerinde olan elmas ve mücevherler zengin tacirlerin dolapçıklarında gözleri kamaştırır; çarşıyı 60 gece bekçisi beklerdi.” şeklinde yazmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme devrinde çok hareketli bir alışveriş yeri idi. Çok değerli mücevherler satan dükkanlar bulunuyordu. Günümüzde de canlı alışveriş merkezlerindendir. Kentte bulunan az sayıda mermer ustası bu çarşıda mesleklerini sürdürmektedir.


Bakırcılar Çarşısı:Yapılan araştırmalar, Anadolu´da bakırcılığın gelişiminin çok eski tarihlere dayandığını, bakır cevher yataklarının eskiden beri işletildiğini doğrulamaktadır. Anadolu sanatında önemli bir yeri olan bakır, süslemeye de çok elverişli bir madendir. Ayrıca, en çok kullanılan maden de bakırdır. Kapı tokmakları ve süslemelerinin,mutfak araçlarının, takıların, müzik aletlerinin,hayvan koşumlarının, tarım araçlarının ve mimaride kullanılan araçların yapımında kullanılmaktadır. Bursa´daki bakırcıların daha çok güğüm ve mangalları karakteristik özellikler göstermektedir. Bursa´daki bakırcılar,bugün de aynı adla anılan Bakırcılar Çarşısı´nda faaliyet göstermekteydi. Kadı sicillerinde bu çarşı adına sıklıkla rastlanmaktadır. Yeşil Cami´nin vakışarı arasında da, bu çarşıda,üç dükkan olduğu anlaşılmaktadır.

 1760 yılında çıkan yangında, çarşıdaki ev ve dükkanlar tahrip olmuştur. Eskiden tüm torna atölyeleri de bu çarşıda bulunurdu. Çarşı, 1958yılındaki yangında yanmasına karşın, büyük ölçüde aslına uygun biçimde onarılmıştır. Ancak ahşap olan tonozları betondan yapılmıştır. Özellikle doğu kapısının taç kapısında, oldukça güzel bir tuğla işçiliği vardır. Çarşının kuzey tarafında,yuvarlak kemerli alt kat dükkanları vardır.

Bursa’nın eski bir çarşısı. Kadı sicillerinde bu çarşı adına sıklıkla rastlanır. Yeşil Camii’nin vakıfları arasında da bu çarşıdaki üç dükkân olduğu anlaşılmaktadır. Çarşı, bugünkü Bakırcılar Çarşısının bu¬lunduğu alanda idi. Çünkü belgelerde çarşının Uzunçarşı civarında olduğu anlaşılıyor. 1760 yılında çıkan yangında, çarşıdaki ev ve dükkânlar tahrip olmuş. Eskiden tüm torna atölyeleri de bu çarşıda idi. 1958 yılındaki yangında yanmasına karşın, büyük ölçüde aslına uygun biçimde onarılmıştır. Ancak ahşap olan tonozları betondan yapılmıştır. Özellikle doğu kapısının taç kapısında oldukça güzel bir tuğla işçiliği vardır. Çarşının kuzey tarafında, yuvarlak kemerli alt kat dükkânları vardır.     



İvaz Paşa Çarşısı:Cumhuriyet Caddesinin güneyinde, XV. yüzyılın ikinci yarısında İvaz Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Cumhuriyet Caddesi ile İvazpaşa Mescidi arasındaydı. Bugün yoktur. 1958 Bursa Kapalıçarşı yangınından sonra tamamen yıkılmış olan yapıdan sadece bazı ufak duvar kalıntıları kalmıştır.
Bu hanın kuzeydoğusunda ise Karacabey Hanı, onun karşısında da Kuşbazlar Hanı vardı. Bu hanların hiçbiri bugün kalmamıştır.


Okçular Çarşısı:Bursa’nın en eski çarşılarından biri olan Tarihi Okçular Çarşısı İnönü Cad. ile Gümüşçeken Cad. arasında kalan yaklaşık 200 metrelik bir çarşıdır.Osmangazi ilçesi Alacamescit mahalleri sınırları içersinde yer alan çarşı, doğusunda Kayhan Çarşısı, batısında Tuzpazarı bulunmaktadır.

Nalıncılar Sok. Kütahyalılar Sok. Hamam Sok. Gümrük Sok. Bıçakcılar Sok. Okul Sok. ve Okçular Sok. çarşının 7 ayrı kolu ve kapısıdır. Tarihi çarşı ve hanlar bölgesinin 1500 metrelik ana aksı üzerinde yeralan çarşı Heykel önüne, Ulucamiye, Kapalı Çarşıya, Metro istasyonlarına ve Kocaahmet otoparkına yakınlığı ile alışverişe uygun konumdadır.Osmanlımızın Bursa’yı fethinden sonra (1326) 14.yüzyılın sonlarına doğru oluşan çarşımız ve Şerafeddin (Alacamescid) mahallesi günümüze kadar varlığını sürdürebilmiştir. Özellikle Osmanlı ordusunun ok, bıçak,kılıç ve postal ihtiyacının çarşıdan karşılandığı tarihi belgelere dayanmaktadır. (1516 yılında 250.000 ok siparişi)

Yine çarşının ismindeki ok yapımındaki ustalığından geldiği rivayet edilmektedir.
Yüzlerce yıldır varlığını sürdüren tarihi çarşıda onlar sivil mimari örneği yapının yanısıra 1.Murat Hüdavendigar döneminde Kütahya (Çukur) Han ve Şerafettin Paşa Camisi (Okçular Camii) ve Nalıncılar Hamamı ile Fatih döneminden Karakadı Camisi bulunmaktadır. Son 25-30 yıl öncesine kadar çarşı ve civarında her türlü ev, tarım ve kişisel ürünlerin (özellikle bıçak ve ayakkabı) imalatı ve satışarı yapılırken bugün genellikle kışisel ürünlerin ticareti ön plandadır.

Sipahi Çarşısı:Bursa’nın en ünlü çarşılarından biridir. Kapalıçarşı ile Cumhuriyet Caddesi arasındadır. Bedesten’in yanında bulunan Sipahi Çarşısı, Karaca Bey tarafından, Sultan Çelebi Mehmet döneminde yaptırılmıştır. Bu Karaca Bey, Fatih’in vezirlerinden olan Dayı Karaca Bey olmalıdır. Çünkü kayıtlarda Karacabey’deki imaretine getirmesi için Bursa Yorgancılar Çarşısını yaptırdığı kayıtlıdır.
Duvarları taş ve tuğla ile örülmüş olan çarşının üzeri, beş büyük kubbe ve yuvarlak tonozlarla örtülüdür. İki taraflı olarak yirmi dört dükkân bulunan çarşıda eskiden seksen yedi dükkân olduğu savunulur ki bu doğru değildir. 

1536, 1616, 1685, 1777 yıllarında yapılan onarımlarda birçok değişikliğe uğrayan çarşı, 1958 yılında yapılan son onarımla aslına uygun olarak yeniden yapılmıştır. Bu çarşının kuzeyinde, çarşıya paralel uzanan bir başka çarşı varmış. Cumhuriyet/Hamidiye Caddesinin açılması sırasında yıkılmıştır. Çarşıya çeşitli dönemlerde Yorgancılar, Sandıkçılar, Döşekçiler, Sipahi Pazarı adları da verilmiştir. Bugün de çarşıda, çoğunlukla yorgancı ve mobilyacı esnafı bulunur.


Yorgancılar Çarşısı:Yorgancılar Çarşısı Bursa’nın eski bir çarşısıdır. Kapalıçarşı’nın bir bölümünü oluşturur. Bedesten’in hemen yanından, kuzey-güney istikametinde uzanan çarşı, halen aynı adla anılmaktadır. Çarşının bir ucu, Sipahiler ve Gelincik Çarşısı ile Bedesten’e açılmaktadır.
Uzun Çarşı:Kapalı Çarşı’nın devamında, açık olarak bulunan çarşılar vardır. Önceleri Bursa çarşısı Kapalıçarşı’dan Tatarlar’a kadar uzamaktaydı. Bugün de, Batpazarı’na doğru uzanan çarşılara Uzun Çarşı adı verilir.

Bu çarşıda sırasıyla elbiseciler, şekerciler, ayakkabıcılar ve bıçakçılar vardı. Bugün elbiseciler, ayakkabıcılar ve bıçakçılar kısmen bulunurken, şekerciler yoktur.
1927 yılında, İl Genel Meclisi görüşmelerinde Uzunçarşı’nın üzerinin kapalı olduğu ve açılması kararlaştırılır. Belgelere göre Uzunçarşı; Tahtakale’den Batpazarı ve Yiğitköhne Camii’nin yanında bulunan Galle Pazarı’na kadar uzamıştı.

Bu çarşı daha sonraki yıllarda Bursa’ya yetmediğinden başka yerlerde de yeni çarşılar kurulmuştur. İkinci önemli çarşı da Atpazarı’nda bulunmaktaydı.



Kayhan Çarşısı:Bursa’nın en önemli çarşılarından biridir. Birçok kez yangın çıkmıştır. Hatta Bursa yangınlarının çoğu buradan çıkmaktaydı. Bunun nedeni, bugün bile mahallede bulunan demirci ve bıçakçıların ocaklarıydı. Kadı sicillerinde çarşı ile ilgili çok sayıda bilgiye rastladık. Çarşının Selçuk Hatun vakfı olduğu anlaşılıyor. XX. yüzyıla gelindiğinde ise çarşıda ilginç bir şey yok; otomobil garajları ve şekercilerin yoğunlukla bulunduğu bir çarşı görünümündedir. Burada bazı günler sebze pazarları da kurulurmuş. Çevresinde ve Kapalıçarşı’ya doğru ise, Bursa’nın ünlü bıçakçıları varmış. Bıçakçılar bugün halen aynı yerde faaliyetlerini sürdürmekteler. Evliya Çelebi bu çarşıda, yemiş pazarcılarının dükkânlarını meyve dalları ile süslediklerini yazar.



Tuz Pazarı Çarşısı:Tuz Pazarı ve Tuz Han çevresinde kurulan pazardır.Çoğunluk gıda üzerinedir. Tavukçular, sakatatçılar, peynirciler,zahireciler, balcılar, cevizciler,kestaneciler vardır.Önünde kurulan sürekli pazar yeri ile çok hareketlidir.



Havlucular Çarşısı:Bursa deyince akla ilk gelenler arasında havlu. Ulu Caiinin hemen yanındadır Havlucular.Yeni restorasyonu ile üzeri kapatılarak yaz,kış rahat alışveriş imkanı sağlar.Bursa’ya gelipte uğranmadan gidilmez.



Çancılar Çarşısı:Daha çok tahta eşyaların satıldığı bir çarşıdır. Hayvanların çanlarının satıldığı bir yer olduğu için bu adı almıştır.Çarşıda hiçbir yerde bulamayacağınız her hangi birşeyi Çancılarda bulabilirsiniz. Hırdavatçılar,tahta eşye satıcıları,evcil hayvan satıcıları bulunur.



Bat Pazarı:Eski ve kullanılmış eşyaların alınıp satıldığı Bursa’daki tek çarşıdır.
Çarşının esas adı, Bayat Pazarı olup, zamanla bu adı almıştır.

Batpazarı’ndaki hanı Davut Paşa, 1517 yılında yaptırmıştır. Hanın ortasında ise mescit yaptırmıştır. Bu yapı yıkılınca, Şiblizade adlı bir kişi tekrar yaptırmıştır. Bu mescit, Tahtakale Mescidi olarak ta geçer. Çünkü bu bölge, Bursa’nın ikinci Tahtakale’si idi. 1521 yılının haziranında ve 1765 yılında çıkan yangınlarda pazar büyük zarar görmüştür. Günümüzde de Batpazarı aynı işlevini sürdürmekte, eski ve ikinci el eşyaların satışı yapılmaktadır.



1775 yıllarında Bursa’da yeni Halıcılar/Salacılar Çarşısında bulunan İslam ve Hıristiyan 30’u aşkın bozacı esnafının Divan-ı Hümayun’a başvurarak, daha önce Bitpazarı/Batpazarı çarşısında bulunurken iki kez yangın geçirerek orasını terk edip Salacılar Çarşısına yerleştikleri yazılıdır. Daha sonra bu bozacılar Batpazarı’na tekrar nakil edilmişlerdir.

1608 yılında Kalenderoğlu isyanında, isyancılar bu çarşıyı da yakmışlardır.



Gümüşçüler Çarşısı:Ulucami’nin hemen karşısındadır. Sultan Yıldırım Bayezıt döneminde, Ulucami’ye vakfedilmek amacıyla yaptırılmıştır. Bugün Kuyumcu Hamamı olarak da anılmaktadır.
Söylenceye göre, hamamın yapımı sırasında taş taşıyan işçilerden birinin sürekli olarak, taşları camiye götürdükten sonra geri getirmesi sultanın dikkatin çekmiş. Sorunca da cenabet olduğu için kutsal bir mekâna taşları koyamadığını söyleyince, bu hamam yapılmış.

Duvarları moloz taşından örülmüş olan hamam, çeşitli felaketler nedeniyle çok yıpranmıştır. Hamam küçük ve tektir. 1707, 1551 ve 1718 yıllarında esaslı onarım gören hamam, uzun yıllar bakımsız bir durumda depo olarak kullanılmıştır.

Soğukluğun üzeri 7 metrelik bir kubbeyle örtülüdür. Soğukluktan, sekiz dilimli bir göbek taşının bulunduğu bölüme girilir. Buradan da iki halvet odasına girilir.

Bugün şahıs malı olup, tamir edilen hamam, halen işyeri olarak kullanılmaktadır. Hamamın çok uzun yıllar kahvehane olarak kullanıldığı eski gravürlerden anlaşılmaktadır.

Hamam, yakın zamanlara kadar kahvehane özelliğini sürdürmüştü. Şimdi daha çok gümüşçülerin bulunduğu bir işyeri olmuştur.

1976 yılındaki gazete haberlerine göre Bekârlar Hamamı olarak anılıyormuş. 41 yıl önce vakıf tarafından özel şahsa satılan hamam ucuz bir hamam iken kapanmış.




Demirciler Çarşısı:Demirciler yüzyıllarca körüklerinin başında kor yakıp; demir kızdırıp, dövüp, keskinletip, su verip, çelikleyip; ok bertip, kargı hazırlayıp, zırh yassıtıp orduya silah yaptılar. Demirciler çarşısında devamlı çekiç seslerinden oluşan madeni musikî duyuluyordu. “Dan Dun Dan, Çan Çun” sesleriyle çarşı çınlardı.Bursa’nın demircileri: “Alemde en sağlam, keskin bıçağı, kılına yapıyoruz. Zaferlerde bizim dövdüğümüz kılınçların, kargıların büyük ehemmiyeti ve payı var.” diye söylerlerdi.Çoğunlukla Sivaslılardan oluşurdu Demirciler.Zaman içerisinde çoğaldılar ve Sivasiler Mahallesi bu şekilde ortaya çıktı.

Şimdi ise çok azlar.Hala aynı “Dan dun” sesi yankılanır Demircilerde.Mutlaka uğrayın Demircilere eski bir zanaati görmek için.



Gelincik Çarşısı:Kapalıçarşı’nın bir bölümünü oluşturur. Dört kubbeli olan bu yapının hemen yanında beş kubbeli Sipahi Çarşısı vardır. Bedesten’in kuzeyindedir. Bu çarşıda Hallaçlar olduğu için Hallaçlar Çarşısı olarak da anılır. Sipahi Çarşısına paralel olarak uzanır. İshak Paşa tarafından, XV. yüzyılda, Sultan Çelebi Mehmet döneminde yaptırılmıştır. Ayverdi ise Fatih devri yapıları içinde görmektedir. Bu çarşı, vakfiyelerde geçen Gelincik Sultan ile ilgili olmalıdır. Ancak bazı kayıtlarda çarşı, Fatih’in vezirlerinden Dayı Karaca Bey tarafından, Karacabey’deki imaretine gelir getirmesi için yaptırıldığı kayıtlıdır. 

Aslında kırk dükkân olması gereken bu handa bugün ancak yirmi bir dükkân vardır. Duvarları, taş ve tuğla ile örülmüş olan hanın üzeri dört kubbe ve tonozlarla örtülmüştür. Sipahi Çarşısı ise beş kubbelidir. Kubbeleri oldukça yüksektir. 1958 yılındaki yangında büyük hasar gören han onarılıp yeniden hizmete açılmıştır. Kâzım Baykal’a 1950 yılından önce kubbeleri yıkık durumdaymış. Kubbeler 1970’li yıllarda yapılmıştır. Bugün handa, yorgancı ve diğer mobilyacı esnafları bulunmaktadır. Bu biçimiyle, halen çarşının Hallaçlar özelliği sürmektedir. 1618, 1645 yıllarında esaslı onarımlar görmüştür. Bursa’da en özgün biçimiyle günümüze gelmiş hanlardan biridir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder